Son Yazılar

Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır

sap-hastaligi-nedir-sap-belirtileri
 
Şap hastalığı, ülkemizde tedavisine özel olarak çalışılıyor. Canlı hayvan ve hayvansal ürün ticaretini negatif etkileyen bulaşıcı bir hastalıktır. Çoğu zaman hayvan pazarlarında bulaşıcı bir hal aldığı düşünülen Şap Hastalığı, yaygın olarak direk temasla geçmektedir. Peki, çoğunlukla denetim altına alınsa da süre zaman ülkemizde gündeme gelen Şap Hastalığı nedir ve nasıl bulaşır?

Şap Hastalığı Nedir?

Şap hastalığı, ülkeler arası canlı hayvan ve hayvansal ürün ticaretini olumsuz yönde etkileyen, büyük ekonomik kayıplara neden olan, çift tırnaklı hayvanların akut ve çok bulaşıcı viral bir hastalığıdır.

Direk temas, enfekte ve duyarlı hayvanlar arasında en yaygın bulaşma formudur. Şap hastalığı mihraklarının yaklaşık %95' inde bulaşma direk temasla olur. Birbirlerine çok yakın mesafede bulunan hayvanlar arasında oluşan aoresol bulaşma direk temasın en önemli yoludur. Şap virüsu hayvanların soludukları havada enfeksiyondan beş gün sonrasına kadar bulunabilmektedir. Solunan havada domuzların, sığır ve koyunlara oranla daha fazla virüs çıkardıkları tespit edilmiştir. Sığırlar geniş solunum hacimleri ile hava yolu ile enfeksiyona en duyarlı olan hayvanlardır.

Şap hastalığının en önemli epidemiyolojik özelliklerinden birisi de virüsün hava yolu ile çok uzak mesafelere taşınması nedeniyle hastalığın yayılmasıdır. İnsan ve hastalığın konakçısı olmayan hayvanlar (kuşlar, fareler, vs.), kontamine materyaller (yem, ot, su, vs.), nakil araçları, et, et ürünleri, süt, süt ürünleri, suni tohumlama ve embriyo transferi enfeksiyon kaynağı olabilir.

Hasar görmüş boynuzlaşmış epitel dokusuna direk virüs girişi dışında, farengeal bölge enfeksiyonun primer bölgesidir. Viremiden veya klinik belirtilerin görülmesinden 1-3 gün önce bu bölgede virüs tespit edilebilir. Virüs farenksteki primer replikasyonu takiben lenfatik sisteme geçerek, kan yoluyla doku ve organları enfekte eder. Viremi dönemi yaklaşık 4-5 gün sürer. Klinik belirtilerin görülmesinden önce virüs sekret ve ekskretlerde vardır. Hedef dokulara (ağız, deri ve dilin boynuzsu epiteli) taşınan virus burada depolanır ve ikinci replikasyona başlar.

sap-astaligi-buyukbas

ŞAP HASTALIĞINA KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER:

Sığırlardaki Klinik Belirtiler

  1. Yüksek ateş
  2. Titreme
  3. Donuk ve cansız bakışlar
  4. Salyalı ve şapırtılı ağız
  5. Ağız, dil ve dudaklarda yaralar
  6. Diş etlerinde hassasiyet ve içi dolu kabarcıklar
  7. Hassas ve ızdıraplı ayaklar
  8. Ağır vakalarda tırnak düşmesi
  9. Süt veriminde azalma
  10. Buzağılarda ölüm
Koyunlardaki Klinik Belirtiler
  1. Sığırlarda görülen belirtilere ilave olarak;
  2. Durgunluk
  3. Halsizlik
  4. Aniden oluşan topallık
  5. Sürüden ayrı yatma isteği
  6. Kuzularda ölüm görülür

KORUYUCU OLARAK ALINACAK ÖNLEMLER

Yetiştiricilerin Alacağı Önlemler
  1. Ahır girişlerinde şap hastalığına etkili dezenfektanlar (örn: sitrik asit veya sudkostik) ile muamele edilmiş paspasların sürekli bulundurulması. 
  2. Ahırlara hayvan bakıcılarından başka kimsenin sokulmaması, bakıcıların da farklı kıyafet ve ayakkabı ile ahıra girmesi, 
  3. Sağım öncesi ellerin, otomatik sağım makinelerinin ve memelerin temizliğine özen gösterilmesi. 
  4. Yeni satın alınan hayvanların 15 gün süre ile karantinaya alınması ve süre sonunda sağlam ise diğer hayvanların yanına sokulmaması. 
  5. Mera mevsiminde enfekte meralara hayvanların gönderilmemesi. 
  6. Enfekte bölgelerden ot, saman, vb.nin alınmaması.
HASTALIK ÇIKMADAN VETERİNER TEŞKİLATININ ALACAĞI ÖNLEMLER:
  • 4-6 ayda bir düzenli şekilde aşılama yapılması 
  • Hayvan hareketlerinin kontrol edilmesi. 
  • Hayvan sevkiyatından önce hayvanların aşılanması ve 3 hafta sonunda sevkiyata izin verilmesi. 
  • Hayvancılıkla uğraşanların eğitilmesi.

HASTALIK ÇIKTIKTAN SONRA ALINACAK ÖNLEMLER:

Yetiştiricinin Alacağı Önlemler:
  1. Hasta hayvanlar ile sağlıklı hayvanların hemen birbirinden ayrılması.  
  2. Hasta hayvanların bulunduğu yerin dezenfeksiyonu 
  3. Hasta hayvanların altlıklarının yakılması. 
  4. Hayvan bakıcılarının ayrılması 
  5. En hızlı şekilde Veteriner Hekimin haberdar edilmesi.
  6. Veteriner Hekimin Alacağı Önlemler:
  7. Kesin tanı için marazi madde alınarak en seri şekilde Şap Enstitüsüne gönderilmesi. 
  8. Hastalık çıkan yere kordon konulması, çift tırnaklı hayvan ve ürünlerinin çıkışının durdurulması. 
  9. Alınacak sonuç doğrultusunda hastalar, şüpheliler ve 5 aylıktan küçükler dışında kalan tüm hayvanların aşılanması. 
  10. Ölen hayvanların yakılarak veya gömülerek imha edilmeleri.  
  11. Sahibinin isteği doğrultusunda karantina bölgesinde kesilecek hayvanlara Hayvan Sağlığı Zabıtası hükümlerinin uygulanması. 


***** hReview Mehmet Emin
Arıcılık Nedir? Arıcılığa Başlamak Arıcılık Nedir? Arıcılığa Başlamak Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Arıcılık Nedir? Arıcılığa Başlamak Arıcılık Nedir? Arıcılığa Başlamak

aricilik-nedir-nasil-yapilir

Arıcılık, ülkemizde yaygın olarak yapılan, kimileri için ana gelir kaynağı olurken kimileri içinde ek gelir kaynağıdır.

Üretilen organik balın kalitesine göre kazancı yüksek olan bir iş koludur. Arıcılık yapmak için ya arıcılık yapan tanıdıklarınız aracılığıyla bilgi sahibi olmalı ya da arıcılık kurslarına giderek arı yönetimi ve bal üretimi ile ilgili bilgi edinmelisiniz.

Aksi takdirde arılar hastalanabilir, ölebilir, siz hüsrana uğrayabilirsiniz. Peki arıcılık yapmak için nelere dikkat etmelisiniz ?
“Arı birden doğar ondan ürer” ata sözü konuyu çok güzel özetlemiş.

ARILARIN KONAKLAYACAĞI YERDE ARANACAK KOŞULLAR

Arılar mümkün olduğu kadar sessiz ve sakin yerlerde çalışmayı severler. Amatör olarak birkaç arı bulunduracaklar için pek önemi yok ise de, ticari arıcılık yapacak olanların arılıklarını kurmadan evvel aşağıdaki hususları göz önüne almalarında fayda vardır.

  1. İşlek yol kenarlarına bırakılan arılar, gelip geçen vasıtalara çarparak ölebilirler. Mümkün olduğu kadar yollardan ve bilhassa ana yollardan 50-100- metre kadar uzak olmalıdır. Bu gibi işlek yolların sağ veya soluna bırakılmak gerektiğinde ,arılar yolun deniz kumluk gibi tarafına değil, asıl faydalanacakları arı merasının bulunduğu tarafa bırakılmalıdır ki , bal derlemeye gidecekleri sahaya uçmak için yolu geçmek mecburiyetinde kalmasınlar.
  2. Sabah akşam büyük ve küçük baş hayvanların sürü ile devamlı gelip geçtikleri yol kenarlarında da arılık yapmamalıdır.
  3. Suni petek imalathaneleri, Şeker fabrikaları, Şekerden imalat yapan yerler ile boya sanayii ,alüminyum tesisleri ve buna benzer asit ve benzeri maddelerle uğraşan ve imalat artıkları zehirli olan tesislere yakın olmamalıdır.
  4. Mandıra artıklarının atıldığı, köy kasaba ve şehir kanalizasyonların açıktan geçtiği yerler uygun değildir.
  5. Köy ara ve ana yolları ,düğün alayı ve traktörlerin geçtiği yerlerden uzak ya da en Az l50 cm metre yüksekliğindeki duvar arkasında olmalıdır.
  6. Bölgede hakim rüzgarların estiği yerler varsa arılıklar bu devalı rüzgarların olmadığı kuytu yerlere kurulmalıdır.
  7. Özel ve kapalı arılık yapmak isteyenler yön ve yüksekliği öyle ayarlamalıdır arılar sabah güneşin doğuşundan itibaren kovanlar 3-4 saat güneş görmeli ve ertesi güne kadar daha güneş görmemelidir.
  8. Güney doğu ve Güneye bakan hafif meyilli ,su tutmayan yamaçlar, gölgelik yapan ağaçlar ,asmalar bulunan ,önü en az 4 metre açık olan yerler büyük çapta arılık kurmak isteyenler için idealdir.
  9. Şüphesiz arılık yapılan bölgede çevrenin iklim ve flora durumu da göz önüne alınmalı yılın her mevsiminde çiçek açan arı merası olmalıdır. Bu koşullar sabit arıcılık yapılan bölge için önemlidir. Gezginci arıcılık yapacakları için pek çoğu gerekmeyebilir.
  10. Arılık yerini seçerken ,çevrede bulunan arı sayısını da göz önüne almalıdır. 3.km. yarı çapındaki bir dairenin kapladığı alanda 100-150 kovandan fazla bulunmaması da şayanı arzudur. Ancak çevrede Balsıra ve balsama salgılayan ağaçlar çok ise kovan sayısının hiçbir önemi yoktur.


İLKEL KOVANLARDAN FENNİ KOVANLARA AKTARMA NE ZAMAN YAPILMALIDIR?

Arzulu ve azimli bir arıcı için ilkel kovandan ,modern çerçeveli kovanlara aktarma , hemen hemen her zaman her mevsim de ve hatta kışın kapalı bir odada bile yapılabilir. Aktarma işi, bunun inceliğini bilmeyenlerin zannettikleri ,uzaktan görebildikleri kadar zor değildir.
Muhakkak ki; kovanda arı mevcudunun ve bilhassa ballı peteklerin en az, yavrulamanın çok geniş sahalara yayılmış olduğu bir devrede bu iş çok daha kolay ve başarılı olur. Havanın pek sıcak olmadığı akşam saatleri ,yağmacılık tehlikesinin de asgariye inmiş olması bakımından en uygunudur.
Birinci ve ikinci oğlu vermiş ilkel kovanlarda ,arı ve bal mevcudu pek azalmış olacağından ve ana arıyı zayi endişesi de yok olduğundan ve ayrıca yardımcı arılar geniş sahaya yayılmış olsa bile, hemen hepsinde kapalı gözlü peteklerde sırlı olarak bulunduğundan iş daha çok kolaydır.
Mutlak bir zaman verilmesi gerekirse; Nisan ayı, kirazların çiçek açtığı devre en uygunudur. Çünkü bu mevsimde sokucu yaşlı arılar yerini yeni çıkan genç nesle terk etmiştir. Arı mevcudu normaldir ve yavrulama geniş sahalara henüz yayılmamıştır. Bal azdır ve tüm bunların dışında nektar-polen kaynakları gürdür, havaların değişikliği yani sıcak günlerden sonra arıların dışarıya çıkamayacağı kadar soğuk olacak günler geride kalmıştır.


AKTARMA İŞLEMİ NASIL YAPILIR?

Aktarma pek muhtelif tarzlarla yapılabilir. Bundan amaç ve esas, ilkel kovandaki arı,yavru ve balların ,mümkün olduğu kadar zayi olmasına meydan vermeden fenni kovan naklidir.
İşe başlamadan evvel körüğü yakıp ,maskeyi takıp, pantolon paçalarını ayağa geçirilen bir naylon torba içine alıp kendinize güven sağlamalısınız. İşe başladıktan sonra kolaylığı görecek ve %90 ihtimalle, elinizdeki eldiveni, başınızdaki maskeyi de çıkararak çok daha rahat çalışacaksınız.
Bunda esas, önce ilkel kovandaki arıları dışarı çıkarmaktır. Bunun için yapılacak ve göz önüne alınacak işler şunlardır.
Önce ilkel kovanı yerinden alıp l0-15 metre uzakta bir yere götürdüğünüzde ve ilkel kovanın yerine fenni kovanı bıraktığınızda şunlar olacaktır.


  • Ailenin dış işlerde çalışan yaşlı ve sokucu arıları kırdan geldiğinde fenni kovan önüne birikeceklerdir. Sizin uzağa götürdüğünüz ve üzerinde çalışmaya başladığınız kovandaki yaşlı arılarda oraya kaçacaklardır.
  • Fenni kovanı bıraktığınız yerin hemen yanında başka arı aileleri varsa kaçan arılar oraya gidebilir ve kavga olabilir. Bu nedenle böyle bir durum gözlenirse işin sonuna kadar o kovanların uçma deliğini kapatabilirsiniz.
  • Fenni kovan önüne biriken arılar içeri girip toplanmıyor ve dağınık kalıyorlarsa kovan içine varsa çerçeveli yavrulu bir petek. yoksa ilkel kovandan çıkaracağınız ilk peteği fenni kovanın bir yanına dayayıp ya da daha iyisi hemen boş bir çerçeveye monte edip bırakabilirsiniz.


İLKEL KOVANDAN ARILARIN ÇIKARILMA İŞLEMİ!

İlkel kovanın durumuna çeşidine göre metot değişirse de Türkiye’mizde Trakya bölgesi dışındaki ilkel kovanların %90 silindir şeklinde sazdan saptan örülmüş ya sepet kovandır ya da 4 tahtanın çakılması ile meydana getirilmiş uzun prizma şeklinde kovandır. Açıklamayı buna göre yaparsak.
10-15 metre uzağa götürdüğümüz ilkel kovan , kolay çalışabilmeniz için bir masa gibi yüksekçe bir yere konur. Arka kapağı açıp bakılır. Eğer arkaya kadar arı varsa arkasına sele, sepet, teneke gibi bir ilave yapılır. Ön taraftan duman verilerek ve kovan dış yüzünden tırtıklanarak arıların arkaya geçmesi sağlanır. Genellikle kirazların çiçek açtığı ilkbahar da ,ilkel kovanın arkası hasat zamanı daha önce bal arkadan alındığı için boştur. Boş değilse bile arı yoktur. Kuru petekler vardır ki alınabilir. Arıyı arkaya ilave edilin ula yerine ,bu boşluğa itmek daha kolay ve rahattır. Kovanın arka kısmını yükselterek hatta hiç yükseltmeden içerdeki arıların yukarıya içeriye kaçma alışkanlığından da faydalanarak arılar bu kısımda toplanır. Oğul salkımı gibi olur. Böylece ulaya alınan veya sandık sepet arkasına bir oğul arısı gibi toplanan arılar, götürülüp boş bir fenni kovanın içine vurularak silkinir. Eğer arılar dağılmıyor, arkada toplu halde kalıyor ise ön taraftan açılıp petekler birer birer kesilip alınabiliyorsa tüm petekler çıkarıldıktan sonra da silkinebilir
İşe cesaretle başlandımdı, arıcı kendi inisiyatifi mantık muhakemesi ile bu işi bitirir. Arıların %90nın peteklerden ayrılmasını sağlar. "Başlamak işin yarısını bitirmektir."

İLKEL KOVANDAN PETEKLERİN ÇIKARILMA İŞLEMİ

Devamlı, sabırlı ve tekerrürlü olarak iki çubuk ile yapılan tırtıklama ve ara sıra körükle duman verme sayesinde ilkel kovandaki petekler arasında bulunan arıların %95 ‘den fazlası ve hatta bazen tamamı kovandaki peteklerden çıkarılmıştır.
Sıra şimdi petekleri çıkarmaya gelir ki uzunca bir arıcı bıçağı, bu amaç için yapılmış uzun saplı bir düz eğiş, ya da bir testerenin uç tarafı ile petekler kovandan birer birer çıkarılıp, üzerindeki birkaç arıda arıcı fıçısıyla silkindikten sonra petekler kapalı bir yere arısız olarak bırakılır ve üzerleri örtülür. İlkel kovandaki tüm petekler çıkarılır.
Toplanan peteklerin önce yavrulu olanları çerçevelere kesilip monte edilir. Çerçeveye monte edilen petek üstünde, yanında, altında fazlalıklar var ise kesilip çerçeve içi tam doldurulur. Ondan sonra sağlam pamuktan yapılmış yorgan ipi ile alttan ve yanlardan sıkıca, petekler kovan içi sıcaklığın da eğilip kopmayacak şekilde bağlanarak fenni kovan içine birer birer asılır. İçi boşaltılan kovana arıların üşümemesi için arılar serpildikten, balları temizledikten sonra uzakça bir yere veya kapalı bir odaya alınır. Çerçeveleri kovana seyrek değil, çerçeve koltukları birbirine temas edecek şekilde sıkıca koymalıdır.

AKTARILMIŞ YENİ FENNİ KOVANIN BAKIMI!

Monte edilmiş çerçeveler kovana dizildikten sonra örtü tahtası kapatılır. Üzerine boş bir ballık konularak ufak tefek balla bulaşık petekler, kirlenmiş ballar örtü tahtasına serilen bir kağıt üzerine bırakılır ki gece arılar temizlesin ve ballarından faydalansın.
Ertesi gün kovan açılarak üzerinde petek alınır. Monteli çerçeveleri bakılarak eğilen dökülen varsa düzenlenir. Dip tahtası temizlenir. Arılar hemen o gece petekleri çerçevelere bağlamaya başlarlar ve iplikleri kemirerek koparıp dışarı atmaya uğraşırlar.  Üç beş gün sonra bir jiletle kesilen ipler çok itina ile çekilerek alınıp atılır. Çerçevelerden ipleri alırken çerçeveyi eğip oynatmamalıdır ki petekler devrilmesin. Gerekiyorsa yeni suni petekli çerçeveler ilave edilir. Bölme tahtası konulur. Başlangıçta arıcılığın en güç ve en zevkli ve sonunda gurur verici bir uğraşı olarak yapılan bu işte arıcının kendine güveni artar ve pek çok şey öğrenmiş olarak ufku genişler. Üç beş gün sonra kovan açıldığında çerçevelerde ana memesi görülürse ana arının zayii edildiği veya sakatlandığı ,bu nedenle yeni bir ana yetiştirmeye çalıştırdıkları anlaşılır. Ana zayii olma ihtimali %2-3 arasını geçmez . Devlet ve diğer sektörlerce açılan arıcılık kurslarında aktarma ameliyesinin gösterilmesi kursiyerlerin yetişmesi ,arıcılığa başlama heveslerinin artması vs. nedenlerle son derece de yararlıdır.

OĞUL SATIN ALMAK SURETİYLE ARICILIĞA BAŞLAMAK!

Fenni arıcılığa başlamak için en kolay bir usuldür. Oğulların çok kuvvetli olması lazımdır. İyi bir oğul 1,5-2 kilodan aşağı ve insan kafasından küçük değildir. Tay kafası ve hatta manda kafası büyüklüğündeki 4-5 kiloluk oğullara paha biçilmez.
Mümkün mertebe Nisan ve Mayıs ayında çıkan oğulları almalıdır. Erken çıkmış kuvvetli bir oğul daha o yıl arıcının yüzünü güldürür. Gündönümünden sonra çıkan oğullar değersizdir. Bilhassa Anadolu da yaz ayları kurak gittiğinden geç çıkan oğul arıları bal vermek şöyle dursun ekseriyetle kışlık gıdasını da temin edememekte ve hatta petek inşa ederek yuvasını yapamamaktadır. Bu konuda atalarımız “ Anıza ekilen darıdan, gündönümünün hemen ardından (22 Haziran) sonra oğul veren arıdan ,kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez” demişlerdir. İyi bir bakım ve şurupla besleme sayesinde ,geç çıkan zayıf oğullar bile, size iyi bir damızlık ve başlangıç olabilir. Bir çok özel ve resmi teşekküller oğul arısı satışları yapmaktadırlar. Arı edinmek artık yurdumuzda da kolaylaşmaktadır.

ARILI FENNİ KOVAN ALMAK SURETİYLE ARICILIĞA BAŞLAMAK!

Fenni kovan satın alırken içerisini açıp görmek, ananın mevcut, genç, yaşlı olup olmadığını anlamak, kuvvetini ve değerini tespit etmek mümkündür. İlkbaharda Nisan sonundan evvel alınan fenni kovanlardaki arılar 5-6 çerçeveyi kaplamış ve asgari 3 çerçevesinde yavru var ise bu gibi aileler kuvvetli ve mükemmel bir damızlık sayılır. Alınacak arılı fenni kovanın çerçevelerinin, çalışılmak istenen fenni kovan çeşitlerinden hangisi seçilecekse ona uyup uymadığı nazara alınmalıdır. Uymadığı taktirde mümkünse yalnız arıya çerçevelere pazarlık yapmalı, kovanı satın almamalıdır.
İlkbaharda arılar uçuşa başladıktan sonra kovan alınırsa bunu en az 5 km. uzak bir yerden satın almalıdır. Çünkü daha yakın mesafelerden satın alınan kovanların dış işlerde çalışan arıları ,uçuşa çıktıkları zaman yeni yerlerine gelmeyip,eski alıştıkları yere gideceklerinden satın alınan kovan zayıf düşer. Satın alınan kovanları akşam veya sabah serinliğinde nakletmeli ve arıların dışarıda olmadığı saatlerde kapamalıdır. Kovanın havasız kalarak arıların içeride bunalmamalarını ,gümeçlerin yumuşayarak dökülmemelerini ve içeride hasıl olacak sıcaklıktan ve gümeç dökülmelerinden arı ve yavru telefine meydan verilmemesini temin için, uçma deliklerini ve hatta kovanın üst veya arka kısmını açarak örme tel ile kapatmalıdır.

ARICILIĞA YENİ BAŞLAYANLARIN YAPTIKLARI HATALAR NELERDİR?

Arıcılığa yeni başlayan amatörlerin yaptıkları hatalarını bilmelerinde fayda vardır. Biraz nazari malumat edindikten sonra birkaç çerçeveli kovanla işe başlayanların dikkat etmesi gereken bazı önemli hususlar vardır. Bunlardan birkaçını özetleyelim.
Fenni arıcılığın inceliklerini ve sırlarını iyice öğrenmeden hemen kovan sayılarını arttırmaya çalışırlar .Kovan adedini arttıracağım derken de tatbikatta öğrenmeleri gereken birçok hususlar üzerinde durmazlar. Arıcılık her şeyden evvel arıcılık yapılan bölgenin çiçek durumu ile ilgili olduğundan, iyi gözlemlerde bulunularak çevrenin arıcılık yönünü tetkik etmelidir. Yurdumuzda çiçek durumu ve çiçeklerin nektar salgısı hava şartları ile çok yakından ilgili olduğundan çevrenin yağış alma durumunu tetkik başta gelmelidir. Unutulmamalıdır ki ürünlerin yetişme devresinde 400 mm  den az yağış alan yerlerde bal derleyebilmek koşulları zayıftır. Acemi arıcılar, arılarından çok sayıda tabii veya suni oğul almak arzusuna kapılırlar. Halbuki en iyi şartlarda dahi arılardan 1-2 den fazla oğul almak, arıcının başarı şansını kısıtlayacaktır. Arıların açlıktan sönmez üzere oldukları zamanda dahi arıların kovanlarına bal taşıdığı kanısındadır ki; bir bölgenin bal toplama zamanı ancak birkaç hafta devam eder. Arıcı bütün gücü ile bu bal toplama devresinde arıların kovana çok nektar taşıyabilmeleri için gerekli hazırlığı yapmış olmalıdır daha önceden. Bu da çevresinin büyük bal toplama zamanı iyice tespit etmesi ve bu günler kovanlarındaki arı sayısını 40-50 bin gibi yüksek bir mevcutla çıkarması gereklidir.

Kış veya ilkbaharda birkaç arıların sönmesi veya yaz ve sonbaharda birkaç arıların güve kurdu tahribatına uğrayarak kovanı terk etmesi gibi durumlardan müteessir olarak cesaretleri kırılır. Çok kötü ve anormal giden bir mevsim sonucu olan bu durumlarda arıcı ümidini yitirmemelidir. Arılara gündüz şerbet vermek yağmacılığa sebep olmak ,işçi arı sürfelerini, havi gümeçlerin kıymetini bilmemek, erkek arı sürfelerini havi gümeçlerini kovandan çıkarmamak veya başka suretle değerlendirilmesini düşünmemek gibi hatalardan da yeni arıcılar sakınmalıdır. Yeni arıcılar değişik ölçüdeki çerçeveleri havi kovanlarla da çalışmamalıdırlar. Daha önceden çerçevelerdeki eski ve bilgili arıcılarla temas ederek o çevreye en uygun kovanı seçmeli ve devamlı o tip kovanlarla çalışmalıdır. Tabi ki zamanlar arıcılık faaliyetleri ile uğraştıkça pratiklik ve tecrübe kazanacağınız için burada yazılanların üstüne daha fazla bilgi koyacaksınız. Arıcılık mesleğini yapmayı isteyenler uzun soluklu bir uğraşın yanında keyifli bir serüven yaşamaya hazırlıklı olmalı.

***** hReview Mehmet Emin
Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Nedir Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Nedir Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Nedir Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Nedir

Büyükbaş Hayvancılık


  Büyükbaş hayvancılık, büyük boyutlarda otlaklar veya çiftliklerde büyükbaş hayvanların yetiştirilmesi anlamına gelir. Bu hayvanlar genellikle dana, inek, manda, koyun, keçi ve dana gibi hayvanlardır. Büyükbaş hayvancılık, et, süt ve deri üretimi gibi çeşitli amaçlarla yapılır ve genellikle çiftliklerde ya da otlaklarda yapılır. Büyükbaş hayvancılık, hayvanların beslenmesi, barınaklarının sağlanması ve sağlık durumlarının izlenmesi gibi çeşitli görevleri de içerir. Büyükbaş hayvancılık, hayvancılık sektörünün önemli bir parçasıdır ve dünya çapında yaygındır. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, hayvanların beslenmesi, barınaklarının sağlanması ve sağlık durumlarının izlenmesi gibi çeşitli görevleri de içerir. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, hayvancılık sektörünün önemli bir parçasıdır ve dünya çapında yaygındır. Bu alanda başarılı olmak için, hayvanların beslenmesi, barınakları ve sağlık durumları konusunda yeterli bilgiye sahip olmak ve bu konularda dikkatli bir şekilde çalışmak önemlidir. Ayrıca, pazar koşullarını ve tüketici taleplerini de dikkate almak gerekir. 

  Büyükbaş hayvanların bakımı, onların sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşamasını sağlamak için yapılan işlemlerdir. Bu işlemler, hayvanların beslenmesi, barınaklarının sağlanması, sağlık durumlarının izlenmesi ve eğitilmesi gibi çeşitli konuları kapsar. Örneğin, inekler için günde en az bir kez süt sağılması ve onların yemlerinin doğru bir şekilde hazırlanması gerekir. Koyunlar ve keçiler için de aynı şekilde, doğru yemlerin sağlanması ve onların sürekli olarak hareket etmeleri için yeterli alanın olması önemlidir. Ayrıca, büyükbaş hayvanların sağlık durumlarını izlemek için düzenli olarak bir veteriner tarafından muayene edilmeleri ve gerektiğinde ilaç tedavisi yaptırılması gerekir. Büyükbaş hayvanların bakımı, çok önemli bir konudur ve onların sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşaması için dikkatli bir şekilde yapılması gerekir.

***** hReview Mehmet Emin
Resim Galerisi Masaüstü Resimleri Resim Galerisi Masaüstü Resimleri Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Resim Galerisi Masaüstü Resimleri Resim Galerisi Masaüstü Resimleri

Resim galerimize yeni eklediğimiz resimleri sizinle paylaşmak istedim.  Doğada huzur içinde koşan atlar, cam gibi gözleriyle bakan beyaz kaplan, bizon, tatlı şirin pandalar, sincap ve yavru kediler.

















***** hReview Mehmet Emin
Ruam Hastalığı Nedir? Belirtileri Ve Alınacak Tedbirler Ruam Hastalığı Nedir? Belirtileri Ve Alınacak Tedbirler Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Ruam Hastalığı Nedir? Belirtileri Ve Alınacak Tedbirler Ruam Hastalığı Nedir? Belirtileri Ve Alınacak Tedbirler

Ruam Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Alınacak Tedbirler

Son günlerde sizlerinde yazılı ve görsel basın yada sosyal medya kanalları aracılığıyla görmüş olduğunuz İstanbul adalarda ölen fayton atlarının neden öldüğünü yazımızda anlatmaya çalışacağız.

Ruam hastalığı nedir?

Ruam zoonoz bir hastalıktır o yüzden hayvanlarda görülür. Tek tırnaklı hayvanlarda (Atlar, eşekler ve katırlar) görülen hastalıktır. Atlar da kronik hastalık formu, eşekler de  akut hastalık formu şeklinde izlenir. Koyun, keçi, köpek ve kedi eğer hasta hayvanlarla temas eder veya hasta hayvanların etini yerse hastalık bulaşabilir. Ruam hastalığı büyükbaş hayvanlarda ve domuzlarda görülmez.

Ruam Hastalığı Belirtileri Nelerdir.

Ruam atlar ve insanlarda çeşitli bölgelere saldırarak  bu bölgelerde belirtiler gösterebilmektedir. Ruam hastalığı akciğerlerde görülmeye başlarsa solunum güçlüğü gibi belirtiler başlar. Aşırı yorgunluk başlar burunda genellikle kanama olduğu izlenir.

Hastalığın en önemli belirtisi aşırı kilo kaybı görülmektedir. Burnu akıntısı görünür tek taraflı olarak akıntı gelir. Hastalık ilerledikçe akıntı çok yoğun şekilde gelir son evresinde renk de değiştirebilir. Deride görülmeye başladığında apse olarak görünür. Ruam hastalığı insanlara hasta hayvanların etini tüketirse hastalık insanlara bulaşır.

Ruam Hastalığı İçin Alınacak Tedbirler?
  1. Ruam hastalığının aşısı yoktur. 
  2. Ruam hastalığının yakalanmış hayvanlar itlaf edilmelidir. 
  3. Hasta hayvanlar öldükten sonra kesinlikle derin çukurlara kireçlenerek gömülmelidir. 
  4. Hastalık bulaşan ahırlar barınaklar dezenfekte edilmeli. 
  5. Hastalığın bulaşma riski olan hayvanlar karantina altına alınmalı.
  6. Hastalık Su , yemek , bağlı bulundukları ip, zincir atların araba ve ekipmanları imha edilmeli.
  7. Hayvan bakıcıları  sahipleri hastalık hakkında bilgilendirilmeli.
  8. Hastalık görüldüğünde yetkililer haber verilmeli. ( Veteriner, İl veya İlçe Tarım Müdürlükleri)
  9. Ruam hastalığı ihbarı zorunlu hastalıklar arasında yer almaktadır. 
  10. İnsan sağlığı ve sağlıklı hayvanların korunması için zaman kaybetmeden bildirilmesi gerekmektedir. 
  11. Ölüm oralarının %90-95 oranlarında seyrettiği için tedavi ve önlemlere biran önce başlanmalı.




***** hReview Mehmet Emin
Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir? Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir? Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir? Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir?

Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir?

Arının gelişme dönemi pek çok hastalık etmeni ve zararlı için uygun ortam oluşturduğundan arılarda çok sayıda hastalık ve zararlı görülmektedir.

Dünyadaki hızlı ulaşım, kıtalar ve ülkeler arası arı, arı ürünleri ve arıcılık malzemeleri ticareti arı hastalıklarının kısa sürede tüm ülkelere yayılmasına neden olmaktadır.
Bunun yanında, gezginci arıcılık da hastalık ve zararlıların ülke içindeki hızlı yayılışında önemli bir etkendir.


Arı hastalıkları genellikle ilkbahar aylarında görülür. Bunun başlıca nedeni ilkbahar aylarında özellikle yavru yetiştirme faaliyetinin büyük hız kazanmış olması ve beklenmeyen soğuk ve yağışlı havalardır. Bu nedenle bu kritik dönemde arıların özellikle yavru hastalıklarına karşı korunması için, koloni kontrollerinde koloninin üşütmemeye özen gösterilmelidir

Arıcılık açısından risk oluşturan bazı arı hastalık ve zararlıları şunlardır;

ÜLKEMİZDE YAYGIN OLARAK GÖRÜLEN ARI HASTALIK VE ZARARLILARI

1- Amerikan Yavru Çürüklüğü

Yavrulu peteklerde düzensiz yavru görünümü vardır. Kapalı yavrulu hücreler arasına dağılmış düzensiz açık yavru ya da boş hücreler görülür. Dışbükey görünümünde olması gereken kapalı yavru hücreleri içe çökmüş ve üzerleri deliktir. Hastalıklı yavru beyazdan sarıya daha sonra da kahverengine dönüşür, bir çöple dışa çekildiğinde iplik şeklinde uzar ve tutkal gibi kokar.

Bu hastalıkla kesin ve en etkili mücadele yöntemi, hastalıklı kolonilerin tümüyle yakılarak yok edilmesidir. Boş kovanı ve kovan kapağı pürümüzle iyice yakılıp 40 lt suya 400 gr kostik katılarak elde edilen sıvı ile yıkandıktan sonra tekrar kullanılabilir. Kullanılan alet ve ekipmanlar da bu sıvı ile yıkanmalıdır.

Bu hastalığın ihbar edilmesi kanuni bir zorunluluktur. Hastalıklı kolonilerin nakilleri de yasaktır.

2- Avrupa Yavru Çürüklüğü

Kovan açıldığında kokmuş et ya da balık kokusunu andıran koku alınır. Açık yavru döneminde ölmüş larvalar koyu kahverengi ve siyaha yakın renktedir ve larvadaki renk değişimi önemli bir belirtidir. Hastalığın çok şiddetli seyrettiği durumlarda kapalı yavru gözlerinde de görülebilir. Ölmüş larva bir çöple çekildiğinde Amerikan yavru çürüklüğünde görülen ipliksi uzama görülmez, kolayca petek hücresinden çıkartılabilir. Genellikle, Amerikan yavru çürüklüğü kapalı yavrularda görülürken Avrupa yavru çürüklüğü açık yavrularda görülür.

Şiddetli durumlar hariç, bu hastalıkta arıların ve yavru peteklerin imhasına gerek yoktur.Koloninin ana arısı bir süre kovan içerisinde kafeslenerek yumurta atması engellenir veantibiyotik uygulamaları ile tedavi edilebilir. Ancak antibiyotik kullanımı ile ilgili mutlaka bir uzman görüş ve önerileri alınmalıdır.Antibiyotik verilen kovanın balı uzun bir süre tüketilmemelidir.

Arılıkta kullanılan ekipmanlar ve hastalıklı kolonilerin boş kovanları 50 lt suya 1 kg soda eriyiği ile dezenfekte edilmelidir.

Yavru Çürüklüğü Hastalıklarından Korunmak İçin;

  1. Arılık her zaman temiz ve düzenli olmalıdır.
  2. Arı ve ana arı alırken alımlar, güvenilir kurumlardan yapılmalıdır.
  3. İkinci el alet ve ekipman alındığında mutlaka dezenfekte ve sterilize edilmelidir.
  4. Hastalık geçirmiş yada kaynağı belli olmayan ballarla arılar beslenmemelidir.
  5. Kaynağı belli olmayan oğullar arılığa alınmamalıdır.
  6. Arılıkta yağmacılığa meydan verilmemelidir.
  7. Koloniler arasında petek alış-verişi yapılırken dikkatli davranılmalı, risk alınmamalıdır.
  8. Mümkün olduğunca eski petek kullanmaktan kaçınılmalıdır.
  9. Hastalık riski bulunan yerlere arı götürülmemelidir.
  10. Hastalığın yayılmasını önleyen en etkili yol erken teşhis olduğundan koloniler sürekli kontrol edilmelidir.


3- Kireç Hastalığı

Hastalıklı larvalar mumyalaşmış şekildesiyahımsı, gri veya beyaz renk alırlar. Hastalığın ilk dönemlerinde beyazlaşmış larvalar iki parmak arasında ezilebildiği halde ileri dönemde pirinç tanesi gibi sertleşerek arılar tarafından kovan önüne ve uçuş tahtası üzerine atılırlar.

Havalandırması iyi olmayan ve nemli ortamlar hastalığa zemin hazırlar, bu nedenle kovanlar sehpalar üzerine yerleştirilerek havalandırma sağlanmalı ve nemden korunmalıdır.

Hastalığa yakalanan kolonilerin ana arıları hastalığa yakalanmayan kolonilerden üretilen yeni ana arılarla değiştirilmelidir.

Zayıf koloniler hastalığa daha hassastırlar. Güçlü koloniler ve genç ana arılarla çalışmak alınabilecek en iyi korunma tedbirleridir.

Kireç hastalığının tedavisinde koloni şartlarında uygulanan ilaçlı mücadele denemelerinden bugüne kadar tatmin edici olumlu sonuçlar alınamamıştır.

ari-hastalik-ve-zararlilari-nelerdir


4- Nosemosis

A- Nosema apis
Bal arısı erginlerinin sindirim sisteminde görülen ve etkeni Nosema apis olan protozoer bir hastalıktır. Spor oluşturarak çoğalırlar. Tüm arı bireylerinde görülebilir. N.apis arılarda ishale sebep olurken diğer birçok bakteri ve amip bağırsak içindeki bu üremeye paralel olarak gelişir ve hastalığı daha da şiddetli hale getirir.

Belirtileri; kronik dönemde arıların huzursuz davranışları, susuzluk çekmeleri, sulu dışkı yapma ve dinlenme sırasında titredikleri görülür. İğneleme refleksi kaybolmuştur.

Bağırsakta biriken sindirilmemiş katı besinlerin artması arının karnının şişmesine neden olur. Arılar uçamaz yerde sürünür gibi yürürler. Kanat ve vücutları titrer. Kasılma ve felç gibi belirtiler ortaya çıkar. Kanatları ayrık pozisyondadır. Belirtiler ilkbaharda yavru gelişimi ile ortaya çıkar. Yazın baskı altına alınır. Sonbaharda ekim ve kasım aylarında tekrar görülür. Normalde kırmızı kahverengi olan bağırsağın rengi sporların etkisiyle gri beyaz renkte ve şişmiş olarak görülür.

Korunma; Nosemada korucu önlemler almak tedaviden daha önemlidir. Bunun için Arılıklar rutubetten korunmalı, hasta koloniler tedavi edildikten sonra dezenfekte edilmiş kovana alınmalı, koloniler ilkbahar ve sonbaharda güçlendirilmeli, yaz sonunda yavru gelişiminin durmasına izin verilmemeli, bu dönemde yapılacak bakım ve besleme ile genç arı sayısının artması sağlanmalıdır.

Nosema Cerenae

B- Nosema Cerenae
N.cerenae’nın günümüzde bal arılarına uyum sağladığı ve N. Apis’in yerini alarak en baskın hastalık etkeni olduğu ortaya konulmuştur. N. Cerenae, son yıllarda birçok etken ile birlikte ‘ Colony Collapse Disorder’ olarak adlandırılan koloni kayıplarının nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Arıcılarımız, hastalığın arılıklarındaki tek bir kovanda olsa bile, sadece kendisinin diğer kovanlarını, çevresindeki diğer arıcı arkadaşlarının kovanlarını da etkileyeceğini unutmamalı ve bu konuda duyarlı olmaları gerekmektedir. Arıcılarımız bu hastalıktan şüphe duydukları anda 10 kovan başına her kovandan 3-5 arı olmak üzere tüm arılıktan numune toplanmalıdır. Alınan arı numuneleri kovan içerisinden değil kovan önünden, tarlacı arılar içinden alınmalıdır. Numuneler laboratuvarda analiz edilerek hastalık tespit edilirse korunma ve tedavi edici uygulamalara geçilmelidir. Özellikle kış şuruplaması için kullanılacak 2/1’lik şurup içine (2 kısım şeker 1 kısım su) 8 litre şuruba 0,7 litre kekik suyu oranında karıştırılarak uygulanmalıdır.

arı hastalıkları

Varroa
Hem yetişkin arılarda hem de yavrularda zarar oluşturan, çok hızlı geliştiği için tüm dünyada yayılan ve mücadele edilmediği takdirde kolonilerin sönmesine neden olan tehlikeli paraziter bir hastalıktır.

Varroanın üreme ve gelişmesi kapalı yavru gözlerinde gerçekleşir. Ergin dişiler yavru gözlerinin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerek iki gün sonra yumurta bırakmaya başlarlar.Gelişimini tamamlayan varroalar kapalı yavru gözü içinde çiftleşirler. Çiftleşmeden hemen sonra erkek ölür,arılar üzerinde görülenler dişi varroalardır.

varroa

Varroa paraziti larva, pupa ve ergin dönemde arının kanını emerek gelişme ve çalışma aktivitesini zayıf düşürür, kovanda kanatsız arılar görülür.

varroa nedir

Mücadele için piyasada 20 civarında ruhsatlı ilaç bulunmasına rağmen bazı arıcılar ruhsatsız ilaç ve karışımlar kullanabilmektedir.

Varroa mücadelesi için ruhsatlandırılmamış hiçbir ilaç hiçbir zaman; ruhsatlı olanlar da kullanılma dönemleri dışında özellikle de bal üretim dönemlerinde kullanılmamalıdır. Aksi halde, bu ilaçların bal ve balmumundaki kalıntıları insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir.

Varroa mücadelesinde altın kural; toplu mücadele yöntemleri ile mücadelenin uygun zamanda, uygun ilaçla uygun dozda yapılmasıdır. Varroa ile en iyi mücadele zamanı erken ilkbahar ile geç sonbahardır.

Varroa mücadelesinde en etkili ve ekonomik yol iseerkek arı gözlü petek kullanılmasıdır. Varroalar erkek arı gözlerinde çoğalmayı tercih ederler, gözlerin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerler. Bu gözlerin kapanmasından sonra erkek arı gözlü petek kesilerek imha edilir.

petek güvesi

Petek Güvesi

Büyük Petek Güvesi ve Küçük Petek Güvesi olmak üzere iki türü vardır. Büyük petek güvesi daha zararlıdır. Petek güvesi özellikle sahil şeridindeki arılıklarda daha sık görülür ve ciddi tahribatlar oluşturur. Güvenin larvası zayıf kolonilerin peteklerinde ve balı süzülmüş peteklerin saklanması sırasında, peteklerdeki balmumu ve polenle beslenerek petekleri tahrip eder. Koloni güçlü olduğu ve tüm petekler arılarla sarılı olduğu sürece koloni içinde zarar veremez.


Peteklerin 10 oC’nin altında örneğin soğuk hava depolarında saklanması peteklerde bulunan güve yumurtalarının açılımını ve larva gelişimini engeller. Peteklerin 12 oC’da 3 saat veya 15 oC’da 2 saat bekletilmesi petekte bulunan yumurta da dahil olmak üzere bütün gelişme dönemlerindeki güveyi öldürür. Kimyasal mücadele olarak peteklerin saklandığı muhafazalı odalarda 1 m3 hacim için 50 g toz kükürt yakılarak peteklerde bulunan güve larvaları, pupaları ve yetişkinleri öldürülebilir. Bu uygulamada güve yumurtaları ölmediği için uygulamanın sıcaklığa bağlı olarak tekrarlanması gereklidir.

Kimyasal mücadele olarak arıcılar arasında sıkça görülen naftalin kullanılmamalıdır. Kanserojen ve petrol ürünü olan naftalin bal ve bal mumunda kalıntı bırakmaktadır.

essek arısı

Eşek Arıları
Yavru yetiştirme dönemlerinde bal arılarını arazide besin toplarken veya kovan uçuş tahtası üzerinden yakalayarak yuvalarına götürürler. Bazı yıllarda arılara ciddi zarar verirler. Eşek arıları ile kesin bir mücadele yöntemi olmamakla birlikte; yuvaların tahrip edilmesi, içine et, balık, ciğer konan tuzaklarla sayılarının azaltılması, kovan giriş deliğinin daraltılması, böcek öldürücü ilaç ve kıymadan yapılacak zehirli yem ile yuvalarındaki yavrularının öldürülmesi faydalı olabilecek bazı uygulamalardır. En iyi yol, eşek arısı sayısının çok arttığı dönemlerde kolonilerin bu bölgeden taşınmasıdır.
ayı

Ayı
Özellikle yerleşim yerlerinden uzakta olan arılıklara ciddi anlamda zarar verirler. Ayılar bal, larva ve arı yemeyi severler.Kovanları kırıp parçalayarak da zarar vermektedirler.

Arı faaliyetinin azaldığı kış aylarında kovanlara musallat olarak ölü arıları, balları ve petekleri yerler. Fiziki olarak girişlerinin önlenmesi gerekmektedir.
kirpi

Kirpi
Arılıklara girip arıları yiyerek ve kovanı rahatsız ederek zarar verirler, kovanların yerden en az 30-40 cm yükseltilmesi gereklidir.
ari-kusu

Arı Kuşu
Sürülüler halinde arılıkların üzerinde uçarak arıları yerler, ana arının döllenme zamanında ana arıyı yemesi kovana ciddi zarar vermektedir.

***** hReview Mehmet Emin